5 Nisan 2017 Çarşamba

ÇALIŞMAK SADECE TERLEMEK MİDİR?

Son zamanlarda öğretmenler çalışmıyor diye bir algı oluştu. Girdiği ders saati az olduğu için çalışmıyor diye düşünülüyor öğretmenler.  Öğretmenler kendilerinden isteneni eksik mi yaptılar da çalışmıyor ilan edildiler. Neden öğretmenlerin yaptığı iş küçümsendi?  Çalışmak sadece işin uzun sürmesi midir? İnşaatta usta çalışır sonucunda ev oluşur. Tarlada çiftçi çalışır sonucunda ürün oluşur. Ne kadar çok ürün elde edilmişse o kadar çok çalışmış deriz çiftçi için. Fakat öğretmenin çalıştığını veya çalışmadığını sadece girdiği ders saatine göre değerlendirmek çok yanlıştır. Öğretmenin işini sadece okulla sınırlandırmak yanlıştır çünkü öğretmenin diğer mesleklerde olduğu gibi eve iş götürmeme gibi bir lüksü yoktur.
Öğretmenlerin çalışmıyor görünmesi mevcut sistemin eksikliği mi yoksa öğretmenlerin kendi eksikliği mi? Belki de değerlendirme yaparken ilk sormamız gereken soru budur. Eğitim sisteminin de öğretmenlere kendilerini geliştirmelerini ve daha etkin olmalarını sağlamak için koşullar öne sürmesi ve eğitilmelerini sağlaması gerekmektedir. Kendini geliştirmeyen öğretmen çağdaşlarından geri kalır ve çalıştığını varsayarak iş yaşamına devam eder. Bu durum da öğretmeni, kendini yenilemediği için yeteri kadar çalışmıyor gösterecektir. Yeni eğitim yaklaşımları öğretmeni daha fazla düşünmeye, aklını ve becerilerini pratik olarak kullanmaya teşvik eden bir sistemi getirmiştir. Derse hazırlıklı gitmeden etkin ve anlamlı bir ders işlemek mümkün değildir. Öğretmenin dersi iyi bir şekilde planlaması ve öğrencileri yönlendirmesi gerekmektedir. Öğretmenin gelişigüzel ders işlemesi diye bir durum söz konusu olmamalıdır.
Okul çıkışı,  ben bugün hazırlığımı iyi yaptım ve birçok etkinlik yaptık diyen öğretmen dersin her dakikasının hakkını vermiş demektir. Çalışmayı sadece zamanla değil verimli nasıl çalışılır sorusuyla ölçebiliriz. Kulvarları farklı olan işleri aynı kriterlerle değerlendirmek ve kıyaslamak anlamlı olmaz. Günde 8 saat çalışan bir memurla günde 6 saat derse yapan bir öğretmenin kıyaslanması doğru değildir. Memurun her dakika iş yoğunluğu olmayacaktır fakat öğretmen öğrencisiyle her dakika ilgilenmek zorundadır. Çünkü eğitim işi insanların etkileşim içinde olduğu bir iştir. Diğer iş kollarıyla öğretmenlerin kıyaslanması bu bakımdan doğru değildir.
Bana göre öğretmenlerin eksiği ise kendilerini geliştirmemeleri ve yenilikleri takip etmemeleridir. Bu yüzden eğitim sistemine öğretmenleri teşvik edici bir sistem eklenmelidir. Öğretmenler kendilerini geliştirmeye çalışıp çalışmamalarına göre ve öğrencilere sağladıkları katkıya göre de değerlendirilmelidir. Dünyanın birçok ülkesinde öğretmenler sürekli hizmet içi eğitimler almakta hatta yüksek lisans yapmayan öğretmenlerin sözleşmeleri feshedilmektedir. Eğitimden kalite almak, kendini yenilemekle ve işbirliği içinde çalışmakla mümkün olmaktadır. Öğretmenler eğitimin sürekli yenilenen ve gelişen bir olgu olduğunu unutmamalıdır.

Öğretmenler acaba neden kendilerini geliştirmek ve daha etkin bir öğretmen olmak için çaba harcamıyor? Öğretmenlik mesleğine verilen değerin azalması nedeniyle öğretmenler de artık kendi mesleklerine verdikleri değeri düşürmeye başladı. Ekonomik olarak iyileştirme yapılmayan öğretmenlik mesleği bir kariyer mesleği olma halinden çıkıp, yeterli maaş ve saatleri belli olan bir meslek haline geldi. Özveri ve emek harcamak bazı öğretmenlere zor gelmeye başladı. Öğretmenliğin kutsallığı da buradan gelmiyor mu? Yani öğretmenin vicdan muhasebesi yaptığı ve öğrencileri kendi evlatları gibi gördüğü bir meslek. Mesleğine ne kadar saygı duyarsan başkaları da o kadar saygı duyar. Öğretmenlik mesleği gibi eki çağlardan günümüze süregelmiş bir mesleği yapıyorsak, sürekli kendimizi geliştirmeli, plan ve programımızı iyi şekilde yapmamız gerekmektedir. Hizmet içi eğitimlere katılmalı ve gelişen yeniliklerden haberdar olmamız gerekmektedir. Bu şekilde etkin ve çalışkan bir öğretmen olabiliriz. Çünkü, sadece ders saatini doldurup yoruldum demekle çalışkanlık olmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder