19 Mayıs 2017 Cuma

EĞİTİMDE İYİ YAPTIĞIMIZ ŞEYLER...

Yıllarca eğitim sistemimizin  sorunları konuşulup durdu. Eksiklerimiz, yapamadıklarımız, yapmaya çalıştıklarımız gibi...İyi örneklerin çoğaltılması gerekir elbette. Toplumun ve sistemin işine yarayan örnek materyaller örnek projeler yapmak sistemin iyi çalışması açısından büyük önem taşımaktadır.
                İlk olarak söyleyebileceğim, fedakarlık eğitimini iyi veriyoruz öğretmenlere. Öğretmenlerin öğrencilere bakış açılarını değiştirip onlar için fedakarlık yapabilen birer kahraman olarak gösterebiliyoruz kendilerini. Bu fedakarlık davranışını en fazla ıssız köylere giden öğretmenlerden bekliyoruz mesela. Gittiklere okula konup oraya sihirli değnekleriyle dokunup. orayı güzelleştirmelerini istiyoruz. Bunu yapan birçok öğretmen de var. Görev bilincini verebiliyoruz öğretmenlere. Bu bizim duygusal bir toplum olduğumuzun da göstergesidir aynı zamanda.
                Son yıllarda EBA adlı proje çok yararlı oldu eğitim sistemine. Öğretmenlerin sınıflarında yaptıkları etkinlikleri sunabildikleri, öğrencilerin de kendi başlarınayken anlatılan dersleri izleyebildikleri ve etkinliklere katılabildikleri bir bilişim ağı. Öğretmenlerin çeşitli materyaller kullanarak dersleri daha iyi nasıl anlatabiliriz düşüncesiyle yaptıkları etkinlikler gayet güzel ve başarılı. Bunun bütün Türkiye' ye yayılan bir ağ olması da projenin ne kadar uygulanabilir olduğunu gösteriyor.
                Eskiden ders kitapları görsellikten uzak ve sırf bilgi doluydu. Artık ders kitaplarında görsellerin oranı arttı. Hatta bazı ders kitaplarına dinleme ve şarkı gibi etkinlikler de konuldu. Bu da eğitimde iyi yapabildiğimiz bir çalışma olarak gösterilebilir.Çocukların görsel olarak da öğrenme ihtiyacı olduğu göz ardı edilmeyi bıraktı. Ders kitaplarındaki yoğun ve strese sokan derslerin içerikleri azaltıldı ve dersler daha eğlenceli işlenmeye başlandı. Fatih projesiyle öğretmenlerin ve öğrencilerin derste etkin kullanabileceği materyaller sınıflara kuruldu. Öğretmenler ihtiyaçları olan görsel ve sesli kaynaklara rahatça erişebilir bir hale geldi. Lise öğrencilerine tablet dağıtıldı ve ders çalışma istekleri ve güdülenmeleri arttırılmaya çalışıldı. Bunlar da eğitimde iyi örnekler olarak karşımıza çıkıyor.
                Planetaryum adı verilen ve öğrencilerin de uzayı ve gezegenleri gözlemleme fırsatı bulabildikleri yeni bir sistem getirildi. Genellikle belediyelerin kendi bünyelerinde yaptıkları bu binalarda öğrenciler deneyim yaparak uzayı ve gökyüzünü tanıma fırsatı bulabildiler. Bu benim en çok ilgimi çeken ve daha da yaygınlaşması gereken bir yenilik. Çünkü artık yaparak yaşayarak öğrenmenin etkin olduğu günümüzde bu tür uygulamaların olması ve daha da yaygınlaşması gerekmektedir.
                Son yıllarda artan proje çalışmaları 'Bu Benim Eserim' gibi öğrencilerin proje çalışmalarına katılımı ve buluş yapma arayışına girmesi gayet güzel ve daha artmalı böyle projeler. TUBİTAK' ın düzenlemiş olduğu proje çalışmaları da öğrencileri hem teşvik edici hem de ülkemizin yarınlarını oluşturmada önemli adımlar olarak görülebilir ve bu daha da yaygınlaştırılmalıdır.
                 Eğitim sistemimizi hep yargılarız ve haklı olduğumuz noktalar da vardır. Ama şunu unutmayalım ki ülkemizde güzel şeyler de yapılmıyor değil. Yukarıda belirttiğim iyi örneklerin daha da fazla çoğaltılarak eğitim sistemimizin kalitesi ve kaliteli öğrenci yetiştirme oranımızın daha da üst seviyelere taşınmalıdır. Öğretmenlere uygulanan hizmet içi eğitimler daha da arttırılmalı ve öğretmenlerin dünyadaki yenilikleri ve yeni yaklaşımları takip etmesi sağlanmalıdır.

1 Mayıs 2017 Pazartesi

MERAKINIZI SESSİZE ALIN…


Son yıllarda teknolojinin ilerlemesiyle cep telefonu kullanmayan kimse kalmadı. Özellikle akıllı cep telefonlarının üretilmesiyle artık herkes elinden cep telefonunu düşürmez oldu. Bilgiye ulaşmanın çok kolay olması ve sosyal medyanın kullanımının artmasıyla cep telefonları hayatımızın büyük bir parçası haline geldi. Kafasını cep telefonundan kaldırmayan ve internetsiz yaşamayan insan topluluklarını görmemek mümkün değil.
Cep telefonu kullanımının yaygınlaşmasıyla insanlar kendilerini olduğundan daha değerli hissetmeye başladı. Sosyal medyada yaptıkları paylaşımlardan sonra gelen beğeni ve yorumlar insanların birincil görevlerini arka plana atmasına neden oldu. Bir öğrenci attığı bir video veya fotoğrafı ya da yaptığı bir yorumu şu kadar insan beğendi diye öğrencilik kimliğini ikinci plana bırakıp sosyal medyayı birinci plana koydu. Belki de ergenliğin getirdiği ilgi odağı olma isteği cep telefonu kullanımını körükleyen bir durumdu.
Artık sokaklarda önlerine bakmadan cep telefonuna bakarak giden insanlar ve başlarına gelen kazaları sık duyar olduk. Etrafındaki uyaranları hiçe sayarak sadece cep telefonuna odaklanmış insanlar. Hâlbuki bu durum insanların asosyalleştiğinin bir göstergesidir. İnsanlar hayatlarını cep telefonundan ibaret olarak görür oldu. Özellikle gençler ve çocuklar cep telefonlarının esiri oldu. Çünkü cep telefonu, onların boş zamanını değerlendirdiği, sosyal medyada paylaşım yapıp kendilerini değerli hissettikleri ve çevrelerinde göremedikleri ilgiyi sanal dünyada sağlamaya çalıştıkları bir çıkış kapısı olarak görülmeye başlandı.
Okullarda cep telefonu kullanımı konusuna biraz değinmek istiyorum şimdi. Önceleri okullara cep telefonu getirmek yasaktı ve öğrenciler gizli gizli sokmaya çalışırlardı okullara cep telefonunu. Daha sonra cep telefonunu kullanımının daha da yaygınlaşmasıyla, öğrencilerin okullara cep telefonu sokmasına izin verildi. Yayınlanan son yönetmeliklerle derste cep telefonu kullanımın yasak olduğu ve disiplin cezası verileceği belirtildi. Peki bu yasaklar acaba öğrenciler için ne kadar caydırıcı olabildi? Öğretmenlerinin görüntülerini gizli gizli videoya alandan tutun da okulun son dönemlerinde sınıfının resmini çekip sosyal medyada paylaşan öğrencinin öğretmeninin, utancından emekliliğini istemesi gibi durumlarda görüldü. Öğretmenlerin en çok şikayet ettikleri konulardan biri de öğrencilerin fazla oyun oynamaktan ders çalışmadıkları. Zaten cep telefonu bilgisayar oyunu, messenger, konuşma, görüntülü konuşma gibi birçok özelliği içinde topladığı için öğrenciye artık oyun oynamak için bilgisayar değil cep telefonu yetiyor. Ailelerin çoğu da bundan şikayetçi ve bu konuda caydırıcı önlemler alamıyorlar.
Okullarda sadece öğrenciler cep telefonu kullanıyor  yanılgısına da düşmemek gerekir. Öğretmenler de cep telefonunu aşırı kullanan insan topluluğu içinde. Sınıfta ders işlerken cep telefonuyla konuşan ve hem dersindeki öğrencilerine hem de mesleğine etik olarak bağlılık göstermeyen öğretmenler de mevcut. Çoğu velimden, hocam sizi arıyoruz neden açmıyorsunuz diye şikayet aldığım oluyor. Derste ararsanız açmamam normal cevabını verdiğimde, haklısınız hocam diye cevap veriyorlar. Bu da onların derste cep telefonunun açılmaması gerektiğini düşündüğünü fakat uygulamada sıkıntı olduğunu gösteriyor. Aslında onlar da durumun farkında cep telefonunun dersten önemli olmadığının.
              İnsanlar birinci görevlerini ve kimliklerini unutmamalı. Cep telefonu kullanımı bir amaç değil araçtır. Gerekirse yaptırım uygulayarak cep telefonu kullanımı adı altında işini ikinci plana alan insanların önüne geçilmelidir. Cep telefonundan gelen bir haber veya bir mesaj o an yaptığınız işten daha önemli ve değerli olmamalıdır. Kim ne yazmış, kim ne yorum yapmış, kim kiminle beraber gibi haberlere olan merakınız işinizin ve yapmanız gereken şeylerin önüne geçmesin. Bir zahmet merakınızı sessize alın…