Öğretmenlik mesleği, kutsal ve ahlaki değerlere
sahip olunması gereken dünyanın en eski mesleklerinden biridir. Öğretmenlik
kutsaldır, çünkü toplumu oluşturan çocuk ve gençlerin hatta eğitilme ihtiyacı
olan herkesi eğitme işini yürüten ve fedakarlık gerektiren bir meslektir. Her
şerefli mesleğin bir andı bir sözleşmesi olduğu gibi öğretmenlerin de 'Öğretmen
Andı' bulunmaktadır. Bu antta 'tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine bağlı
kalacağıma' ibaresi yer almaktadır. Peki
tarafsız ve eşit olmak herkese eşit davranmak, adil olmak mıdır? Adil olmak herkese
eşit seviyede ve eşit mesafede davranmak mıdır? Bir öğretmenin öğrencinin nerede
yaşadığı, ne hissettiği, maddi imkanlarının ne olduğu ve aile yaşantısının
nasıl olduğunu önemsemeden ben eşit davranıyorum demesi adillik değildir. Adil olmak
insanların hak ve hukukunu gözeterek herhangi bir konuda hüküm vereceği zaman
tarafsız olmaktır. Kime nasıl davranacağını ve hakkının ne olduğunu bilmeyen kimse adil ve tarafsız olamaz. Bu
yüzden bir şahıs veya olay hakkında hüküm vermeden önce ilk yapılacak olan iş
doğru tespittir. Bunu eğitime uyarlarsak bir öğretmenin eğitim vermeden önce
öğrencilerini iyi tanıması ve ihtiyaçları doğrultusunda plan yapması
gerekmektedir. Öğretmen bütün öğrenciler için sağlıklı ve güvenli bir ders
ortamı sağlamalıdır. Öğrenciler birbirinden zeka olarak veya beceri olarak
üstün olabilir ancak unutmamalıdır ki hepsi ayrı bir bireydir ve hepsinin
farklı yaşantı durumları vardır. Sadece başarılı öğrencilerle ilgilenmek
adillik değildir. Adil olmak öğrencilere ihtiyaçları seviyesinde eğitim vermek
ve onların yaşantılarını gözardı etmeden eşit davranmaktır. Adil olmak sabır ve vicdan gerektirir. O vakit öğretmenlerin de her öğrencisine aynı sabrı ve vicdanı göstermesi gerekmektedir. Öğretmen sadece eğitim verirken değil değerlendirme yaparken de adil olmalı ve gerekli durumları göz önünde bulundurmalıdır. Kısacası öğretmenin adil olması sadece her öğrenciye eşit davranması değil, öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve beklentilerine göre onların her birinin ayrı bir birey olduğunu unutmadan adaletli davranmasıdır. Adil olmak, eşit olmak değil hak sahibine sahip olduğu hakkını vermektir. Öğretmenlere düşen görev adil bir eğitim ortamı yaratmaktır ve bunu da öğrencilerine eşit değil adil davranarak gerçekleştirebilir.
17 Şubat 2017 Cuma
16 Şubat 2017 Perşembe
Türk Eğitim Sistemi Yeterli Mi?
Ülkemizdeki eğitim sistemiyle, öğrencilerin 6 yaşından başlanarak 12-15 yıl boyunca yarışırcasına öğretilen bilgilerle hayatlarında istedikleri alanda başarılı olmaları amaçlanmıştır. Peki eğitim sistemimiz öğrenciler açısından hedefine ulaşan bir eğitim sistemi midir? Yıllardır öğrencilerimiz sürekli değişen sistemlere uydurulmaya çalışıldı. Sistemin öğrencilere göre de şekillendirilmesi gerekmez miydi? Çağdaş eğitim yaklaşımlarının amaçladığı eğitim sisteminin öğrencilerin ilgi, mizaç, beceri ve yeteneklerine göre düzenlenmesi ikinci plana mı atılmalıydı? Yıllardır oturtulmaya çalışılan ve sürekli değişen eğitim sistemiyle çağdaş bir eğitim anlayışı yakalanmaya çalışıldı. Eğitim sistemimizin zorladığı, öğrencilerin eğitim hayatları boyunca içinde bulundukları bu yarış her geçen yıl daha da zorlaşmaya başladı. Sınavlar neler öğrendik yerine nasıl öğrenen ile öğrenmeyeni ayırırız maksadıyla yapılmaktadır. Öğrencileri öğrenmeye teşvik edilmek yerine, öğrencilere ne öğrenirsem yüksek not alırım ve akranlarımdan nasıl üstün olurum anlayışı benimsetildi. Öğrencilerin çağdaş eğitim sistemi anlayışında istediği alana yönlendirilmesi gerekirken aldığı puana göre yönlendirmeler yapıldı. Öğrencilerin yetenek ve ilgileri ikinci plana atıldı ve sadece bilgileri dikkate alındı. Devam eden süreçte kendi kültürümüze ve toplum felsefemize uygun ve çağdaş yaklaşımlarla yoğurulmuş bir eğitim felsefemiz oluşturulamadı ve yarım kaldı. Eğitimde ilerlemiş ülkelerde kullanılan sistemleri kendi sistemimiz gibi kullanmaya çalıştık ama dişliler oturmayınca sistemden çıkan çıktılar memnuniyet vermemeye ve işlevsellik göstermemeye başladı. Eğitim veren öğretmenler de sürekli değişen ve başarı göstermeyen eğitim sistemlerine ayak uyduramadı ve bunun sonucunda sistemin nasıl uygulanacağını bilmeyen öğretmenlerle sistem işletilmeye çalışıldı. Bunların sonucunda karmaşık ve işlevselliği tartışılacak bir eğitim sistemi oluştu. Öğrencilerin yeterince bilinçlenmemesi sonucunda düz mantık bir eğitim sistemi beyinlere oturmuş oldu. Bu eksiklikleri gidermek için eğitim sistemimizin değişmesi ve çağdaş şartlara uygun bir anlayışla öğretmenlerin de bilinçli bir şekilde katıldığı bir sistemin oluşturulması gerekmektedir. Eğitimin yarış içinde olmak anlayışından ziyade ilgi ve yeteneklere göre şekillenmesi gerekmektedir. Bilinçli, kendi potansiyelinin farkında olan, yeteneklerine göre vizyonunu geliştiren nesiller yetişmesi için eğitim sistemimizin bir düzene bağlanması ve bilinçli bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
10 Şubat 2017 Cuma
Değerler Eğitimi Nedir?
Değerler eğitiminin temelinde iyi insan olmak vardır. Bu değerler genetik ile gelmeyen, okul ve çevre ile öğrenilen değerlerdir. Bu değerler bir kişinin kendini tanımasını ve kendisi ve yaşadığı toplum ile uyum içinde olmasını sağlar. Bu eğitimle birlikte öğrenciler neyin doğru olduğu konusunda yorum yapar ve aynı zamanda bu yorumlarını da davranışa dönüştürürler.
Değerler eğitimi denildiğinde herkesin aklına kültürel ögeler gelmektedir. Halbuki bu ögeler kültürle yoğrulan ulusal ögelerdir. Fakat değerler eğitimi daha çok global ögeler üzerine kurulmuştur. Örneğin doğruluk, arkadaşlık gibi…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)